Aile bakanliği, 'muzir i̇çerikle mücadele programi' başlatiyor


Aile bakanliği, 'muzir i̇çerikle mücadele programi' başlatiyor

Play all audios:


Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Türkiye'de ilk olma özelliğini taşıyan Muzır İçerikle Mücadele (MİM) Programı'nı başlatacaklarını belirterek,


vatandaşların çocuklara zararlı içeriklerle ilgili şikayetlerini bu program kapsamında kurulacak web sitesi ve WhatsApp İhbar Hattı'na iletebileceğini bildirdi. Bakanlıkta düzenlenen


sohbet toplantısında basın mensuplarıyla bir araya gelen Selçuk, Bakanlığın çalışmalarıyla ilgili soruları yanıtladı. Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu'nun çocukların gelişimini


olumsuz etkileyen kitaplarla ilgili çalışmalarına ilişkin soru üzerine Selçuk, kurulun çoğunlukla resen, zaman zaman da şikayet üzerine çocuk kitaplarını incelediğini anlattı. İncelenen


kitaplarda çocuklar için zararlı ve müstehcen nitelikte içeriklerin saptanması üzerine bu kitapların "muzır" ilan edildiğini, kurulun bu kararının da Resmi Gazete'de


yayımlandığını anlatan Selçuk, "Biz hiçbir kitabı yasaklamıyoruz ya da bir kitaba sansür uygulamıyoruz. Muzır ve müstehcen içerik taşıdığına karar verilen kitaplar, kurulun kararının


ardından 'küçüklere zararlıdır' ibaresiyle içi görülmeyen poşet içinde, teşhiri ya da reklamı yapılmayacak şekilde sadece 18 yaştan büyüklere satılabiliyor. Yani yasaklama veya


sansürleme değil, aileler için içerikle ilgili bir uyarıda bulunmuş oluyoruz." ifadesini kullandı. WHATSAPP İHBAR HATTI KURULACAK Bakan Selçuk, Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma


Kurulu'nun bu çalışmalarının genişletilerek vatandaşların şikayet ve bireysel başvurularının dikkate alınacağı yeni bir mekanizmayı uygulamaya alacaklarını vurgulayarak, şunları


söyledi: "Bakanlık olarak Muzır İçerikle Mücadele (MİM) Programı'nı başlatıyoruz. Bu kapsamda Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu'nu daha formal, başvuruların


yapılabildiği, web sitesi ve WhatsApp İhbar Hattı olan bir yapıya kavuşturacağız. Kurula şu an doğrudan başvuru yapılamıyor. Yeni yapıda vatandaşlarımız çocuklar için zararlı içeriklerle


ilgili kurula doğrudan şikayetlerini iletebilecek." Sosyal medyada da çocuk istismarına yol açan bazı görüntülerin yapılabildiğine, bu görüntülerin paylaşılmasının, RT'lenmesinin


daha fazla kişinin görmesine, aslında daha fazla çocuğun mağdur olmasına sebebiyet verdiğine dikkati çeken Selçuk, kurulacak WhatsApp İhbar Hattı ile vatandaşların hem muzır içerikler hem de


bu konularda doğrudan kendilerine ulaşabilecekleri, kendilerinin de gereken müdahaleyi gerçekleştirebilecekleri bilgisini paylaştı. Bakan Selçuk, televizyonlarda gündüz kuşağı


programlarında kadına yönelik şiddet, cinayet, çocuk istismarı gibi konularda yapılan yayınlarda olayın hikayesinin, nasıl gerçekleştiğinin detayları konusunda daha hassas olunmasına ilişkin


de genel yayın yönetmenleri ve yapımcılarla bir araya gelmeyi planladığını dile getirdi. "NAFAKA SÜRESİNİN MİNİMUM 2 YA DA 3 YIL OLMASI TARTIŞILABİLİR" Süresiz nafaka ile ilgili


çalışmalara ilişkin bir soru üzerine değerlendirmede bulunan Bakan Selçuk, halihazırda Türk Medeni Kanunu'nda "nafaka süresiz olur" gibi bir ifadenin zaten bulunmadığına


dikkati çekti. Bunun esasında bir yoksulluk nafakası olduğunu, verilecek nafaka miktarının hakimler tarafından belirlendiğini ve kanunun 176. maddesinde "Alacaklı tarafın yeniden


evlenmesi, yoksulluğun ortadan kalkması, tarafların mali durumlarının değişmesi" gibi birçok husus dikkate alınarak nafakanın sonlandırılmasına ilişkin hükümlerin bulunduğunu anlatan


Selçuk, yoksulluk nafakasının sadece eşe değil, çocuklara da verildiğini vurguladı. Bakan Selçuk, bu konuda birçok formül ele alındığını, nafaka konusunda mağdur olan kişileri de


anladıklarını belirterek, "Nafaka konusunda takdir yetkisinin hakimde olması, nafaka süresinin de minimum 2 ya da 3 yıl olması tartışılabilir. Çünkü evlilik kurulmuş ve boşandıktan


sonra bir atlatma süreci var. Kimsenin mağdur olmasını istemiyoruz, hak temelli adaletten yana bakıyoruz. Görüşümüz bu uygulamanın minimum sınır dikkate alınarak hakimin takdir yetkisinde


olması." dedi. Hayatın akışı içerisinde evliliklerin yapısının da değiştiğine işaret eden Zehra Zümrüt Selçuk, her evliliğin kendi içinde biricik olduğunun ve bu sebeple tekil olarak


değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.